16 Mart 2025 04:25

Kravatın düğümünü çözecek olan da kadınlar

“Göstermelik kravatların düğümünü çözmenin yolu da, gerçek özgürlüğü topraklarımıza getirmenin yolu da sadece birleşmekten geçiyor. Öteki demeden, sınırlara takılmadan.”

Kravatın düğümünü çözecek olan da kadınlar

Görsel: Yapay zeka kolaj 

Ela Ava

ela.ava79@gmail.com

Suriye’de HTŞ’nin hükümeti ele geçirmesinin ardından emperyalizmin bölgedeki planları takır takır ilerlemeye devam ediyor. Suriye’de yeni dönemin, Esad diktatörlüğüne karşı sokaklara çıkan halk aracıyla değil, emperyalizmin kuklası tarafından resmedildiğini; el Kaide geleneğinin devamcısı HTŞ’nin Suriye için özgürlük değil, baskı ve bağımlılık getireceğini daha önce söylemiştik.

HTŞ’nin Lideri Colani’nin kravatını takıp özgürlük vaatleriyle “diplomatik görüşmeler” adı altında ülke ülke gezdiği görüntülerin üzerinden çok geçmedi. Ancak bugün Suriye’de gelişen sürecin somut olarak halka, kadınlara nasıl yansıdığını görmeye başladık bile.

Gündeme gelen anayasa, kurulan yeni ittifaklar ve son süreçte Alevi katliamı Suriye’de bugün yaşanan ve ileride yaşanacak olanların göstergesidir.

ABD’nin ve onun hamilerinin tarih boyunca “özgürlük” adı altında işgal ettiği tüm topraklar özellikle kadınlar için karanlığa dönüştü.

“Demokrasi inşası” adı altında Afganistan’ın işgali ve bugün büründüğü gerçek tabloyu hatırlayalım. Taliban’a teslim edilmiş bir Afganistan ve Taliban yönetiminin “Değiştik” diyerek sürdürdüğü “diplomatik” görüşmelerin gerçek yüzünü unutmak mümkün değil. Özellikle Afganistanlı kadınların neredeyse bütün insani haklarından mahrum kalarak yaşadıkları Afganistan’da ABD tam anlamıyla karanlığı inşa etti.

Tekke yerine kravat görüntüsü veren veya daha gerici emareler taşıyan birçok ülkede ABD, kendi çıkarları doğrultusunda halkları ablukaya aldı, yaşam hakkını engelledi.

Irak’ı hatırlayalım. 2003 Saddam Hüseyin devrilmeden önce Irak’ı işgal eden ABD, Irak’ı iç savaş ve mezhep çatışmalarının göbeğine itti. 2014’te IŞİD’in ortaya çıkışıyla ABD tekrar Irak’a döndü ve askeri operasyonlarını sürdürdü.

Libya da bir diğer örnek. 2011’de “Arap Baharı” sürecinde Kaddafi’ye karşı ayaklanmaları destekleyen ABD ve NATO, Libya’ya askeri müdahale düzenledi. Bahane yine özgürleştirmeydi. Diktatör Kaddafi devrildi ve öldürüldü, ancak Libya’da iç savaş ve kaos bitmedi.

İşgaller ve operasyonların sürdüğü yerlerde de ABD, “gericilikle mücadele” adı altında gericiliği örgütledi. 2007’den bu yana Somali’de el Kaide bağlantılı el Şebab örgütüne karşı “mücadele ettiğini” savunan ABD, Somali halkını iç savaş ve yoksulluğa sürükledi. Bu süreç Yemen’de de benzeri şekilde ilerliyor.

Bu müdahalelerin çoğu “özgürlük” veya “Demokrasi getirme” söylemiyle yapılmış olsa da, bölgelerde uzun süreli istikrarsızlık, iç savaş ve radikal İslamcı grupların yükselişi gibi sonuçlar doğurdu.

Kadınların örgütlenmesine darbe

Bütün bu süreçler tüm halkları etkilemesinin yanı sıra özellikle kadınları etkiledi. Savaşlar, kadınları savunmasız bırakarak geleneksel rollerin ve baskıların daha belirgin bir şekilde tezahür etmesine yol açar. Kadın bedeni karşı cepheler için “ganimet” olarak görülür. En temel insani hakların yerle yeksan olmasıyla birlikte şiddet ve işkence sarmalı genişler. İç savaşlar ve gerici güçlerin hükümeti ele geçirmesi ise kadınlar için uygulanan yeni kurallar, hayatlarını çembere alacak yasaklar yani kısaca baskı anlamına gelir. Baskı ortamında kurtulmak isteyen kadınlar, kurtuluşu birlikte mücadelede aramaya başlar ancak savaş ve yıkım sürecinde yok olan örgütlenmelerin tekrar kurulması zaman alır. Bu süreçler kadınların örgütlü gücüne doğrudan darbe niteliği taşır, tüm hakları budar ve özellikle kadınların hakları için ulaşabileceği mekanizmaları köreltir. Ne var ki kadınların gasbedilmiş hakları “Şimdi savaş koşullarındayız” bahaneleriyle sürüp yasaklar “yeni hükümetler” kurulunca yasa şekline dönüşür ve uygulanır.

Bugün Suriye’deki anayasanın düzenlemesi tek bir din, tek bir mezhep üzerine kurulmaya çalışılıyor. Bu yüzden “azınlık” olarak nitelendirilen Alevilere yönelik katliam şiddetleniyor. Toplumu kutuplaştırmak ve burjuvazi uğruna “bütünü” oluşturmak için katliama başvurmak, hemen hemen birçok tarihi süreçte gerçekleşmiştir. Bu da yukarıda bahsettiğimiz bütün süreci gözeterek kadınları daha savunmaz hale dönüştürüyor.

Öteki demeden, sınırlara takılmadan…

Bu yüzden kadın mücadelesinin bu tekerrürlerden ders çıkararak sadece bir dayanışma duygusuyla değil, sorumlulukla bu süreci takip etmeli ve mücadeleyi sürdürmesi gerekir. Bugün Suriye’de yaşananlar yarın emperyalizm eliyle başka herhangi bir noktaya sirayet edebilir. Göstermelik kravatların düğümünü çözmenin yolu da, gerçek özgürlüğü topraklarımıza getirmenin yolu da sadece birleşmekten geçiyor. Öteki demeden, sınırlara takılmadan.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Ülkede 10 milyon kişi 25 bin liranın altında, açlık sınırı civarında bir ücretle çalışıyor.

65 yaş üstü nüfusun yüzde 13’ü geçinebilmek için, inşaat gibi ağır işler de dahil, çalışıyor.

Aile Bakanlığı verilerine göre 3 milyon 690 bin aile sosyal yardımla geçiniyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
MEB’in tarikatlardan sonra Ülkü Ocaklarıyla protokol imzalamasının ardından Ülkü Ocaklarının okullarda düzenlediği etkinliklerin propaganda ve eleman kazanmaya dönüştüğü iddiaları gündeme geldi

Evrensel'i Takip Et